top of page
  • Yazarın fotoğrafıMOOS

HER GÜN YIKANANLAR NEDEN DERMOKOZMETİK ŞAMPUAN VE VÜCUT YIKAMA JELLERİ KULLANMALI?

Bilindiği üzere her gün duş alan birçok kişi var. Her gün saçları yıkamanın saç sağlığına etkisi ile yine her gün duş almanın cilt sağlığına etkisinin ne olduğu konusunda da tartışmalar var tabii. Her gün duş almak, temizlik ve sağlık açısından çok önemli ancak bazı uzmanların konuya yaklaşımı biraz farklı.


New York’taki Mount Sinai Hastanesinde yardımcı profesör olarak çalışan Dr. Joshua Zeichner, sıklıkla alınan duş ve beden kokusu olarak bilinen şeyin, geçmişten beri sosyal etkenler tarafından belirlenmiş bir illüzyon olduğu görüşünde. Başka bir dermatolog Dr. Ranella Hircsh’un düşüncesi de benzer şekilde: "İnsanlar gereğinden daha fazla duş almaları gerektiğini düşünüyor ve bunun toplumsal olarak fark etmemiz çok önemli. Bu düşüncenin sosyal normlardan kaynaklandığını anlamamız gerekiyor." Her iki dermatolog, özellikle sıcak suyla sık sık duş almanın cildi kuruttuğunu ve yararlı bakterileri öldürebileceğini, bunun da hastalıklara karşı cildi daha hassas ve savunmasız hale getirebildiğini söylüyor. Dermatologlar bebeklerin de her gün yıkanmasını sakıncalı görüyor. Bunun sebebini de “Eğer bebekler küçük yaştan itibaren bakterilere maruz kalmazlarsa, ciltleri yaşları ilerledikçe daha hassas hale gelecektir” şeklinde açıklıyor. Bu nedenle bebeklerin tıpkı yetişkinler gibi 3 günde bir yıkanması en uygunu. Böylelikle bebekler bakterileri hızlıca tanıyıp onlara karşı bağışıklık kazanır.


Eğer her gün terden sırılsıklam olmanıza sebep olan bir iş ya da aktivitede bulunmuyorsanız iki günde, hatta üç günde bir duş almanız öneriliyor. Eğer bu durum sizi çok rahatsız edecekse, vücudunuzun ‘ter kokusu’ yapan bölgelerini sabunla ya da temizleyici havlularla temizleyebilirsiniz. Bu sayede hem kötü kokulardan hem de ter sebebiyle oluşacak bakterilerden kurtulabilirsiniz. Doktorlar, iç çamaşırı değiştirmek için duş almayı beklememek gerektiğini de vurguluyor. Duş alınsın veya alınmasın; her gün iç çamaşırların değiştirilmesi de bu görüşleri açıklayan iki uzmanın önerileri arasında.


İnsanların duş alma alışkanlıkları ülkeden ülkeye değişiyor. Amerika, Avrupa ve Avustralya gibi yerlerde sık duş alma oranının %90 civarında olduğu söyleniyor. Buna rağmen Çin'deki araştırmalara göre halkın çoğunluğu haftada sadece iki kere duş alıyor. Gereğinden fazla duş almanın en çok bilinen yan etkisi cildi kurutması, yıpratması ve tahriş etmesi. Uzmanların araştırmalarına göre kuru ve çatlamış cilt nedeniyle cildin doğal nem bariyeri bozulur. Böylece ciltte zararlı bakteri oluşumu ve alerjik reaksiyonlar başlar. Bunlara ek olarak duş alırken kullandığımız şampuanlar, saç kremleri, duş jelleri, yağlar ve sabunlardaki diğer zararlı katkı maddeleri ve kimyasal maddeler de alerjik reaksiyonlara yol açabilir.


Amerikan bilim insanlarının araştırmaları, akciğer iltihaplanması ile kirli duş başlıklarının bir ilişkisi olduğunu vurguluyor. Cildin duş başlığındaki kirli mikrop ve bakterilere maruz kalmasıyla birlikte ve nefes alıp verdikçe, bu bakterilerin akciğerlere kadar indiği söyleniyor. Sağlıklı bireyleri pek etkilemese de çocuklar, yaşlılar ve hamileler gibi bağışıklığı zayıf kişilerin zarar görme olasılığı çok daha fazla. Uzmanlar, kirli duş başlıklarının beraberinde getirdiği akciğer iltihaplanması ve göğüs rahatsızlıklarını önlemek adına metal duş başlıklarının plastik duş başlıklarına göre daha iyi olabileceğini vurguluyor.

Genellikle uzun süre duş alanların çoğu, kuru bir cilde sahip. Sıklıkla banyo yapmak ve gereğinden fazla kese yapmak cildi tahriş eder ve kuruluğa sebep olur. Duş süresinin uzamasıyla birlikte daha çok sıcak suya maruz kalmak ise derinin altındaki nem oranını azaltarak cildi daha da kurutur. Bu yüzden uzmanların tavsiyesine uyarak her zaman soğuğa yakın bir ılık suda yıkanılması gerekir. Ayrıca her gün duş alma ihtiyacı duyuyorsanız, duş sürenizi 10 dakika kadar kısaltmakta da fayda var. Sık sık yıkanıldığında cildin asidik baz dengesi bozulur ve birçok katmandan oluşan cildimizin en önemli katmanı aşınır. Böylece deri, nemini kaybederek zararlı ve toksik maddelerin içeriye girmesine engel olamaz. Fazla duş aldığı için cilt gerekli nemi depolamakta sorun yaşar. Bu yüzden de kuruluk, tahriş, gerilme, kepeklenme, pul pul soyulma ve kaşıntı başta olmak üzere pek çok yan etki yaşanmaya başlar. Bu tarz yan etkilerin de giderek ağırlaşıp egzama ve sedef gibi cilt hastalıklarına yol açabileceğini söylemek mümkün. Neredeyse kaynayacak sıcaklıkta bir su ile duş almak ve duşta uzun süre kalmak, çok çektiren bir deri hastalığı olan egzamanın ortaya çıkmasını da kolaylaştırıyor.


Ayrıca saçı her gün yıkamaya başlayınca saç derisi tahriş olur ve kıl köklerinin kurumasıyla kaşıntı daha da artabilir. Saç derisinde oluşan egzamaya ek olarak kızarıklık, kaşıntı, döküntü ve saçta yağlanma da oluşur. Duş alırken kullandığımız şampuanlar, saç kremleri, saç bakım yağları ve ürünlerde farklı çeşitlerde kimyasallar ve toksik maddeler bulunur. Bu nedenle bu tarz ürünlerde yanlış seçimler yapmak ve gereğinden fazla kullanmak sağlık için son derece zararlı. Her gün bu kimyasalların saça işlendiğini düşündüğümüzde saçımızın doğal yapısını bozacağını tahmin etmek pek de zor değil! Şampuan ve saç kremi gibi bu ürünlerde bol miktarda paraben, zeno östrojen ve bazı petrol bazlı maddeler olduğu için fazla kullanıldığında cilt kanserine de sebep olabilir.


Aldığımız her duşta saçın kendi yağı içerisinde nemlenme özelliği azalır ve böylece saçlar kırılgan, hassas ve ince telli olur.


Bu sebeple her gün duş alıyorsanız ne yapın edin doğal, güzel ve ışıltılı saçlar için saç derisini desteklemeye yarayan pH değeri 5.5 olan; TUZ, SLS, SLES, PARABEN, SÜLFAT, SİLİKON, SABUN, ALKALİ, BOYAR MADDE ile birçok ülkede alerjen ve hatta kanserojen etkileri olduğuna inanılan; ürünlerin raf ömrünü uzatmak için kullanılan koruyucular olan MIT, CIT (Methylchloroisothiazolinone, Methylisothiazolinone) ve PHENOXYETHANOL İÇERMEZ! olarak üretilen dermokozmetik özellikli ürünleri kullanmaya çok dikkat edin. Paraben içermeyen, hafif formüllü ve dermatoloğun önerdiği şampuan, saç kremi ve yağları kullanmak zararları büyük ölçüde önler. Ayrıca her duş sonrasında vücudu ve saçı nemlendirmek de dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta.


Diğer taraftan her gün duş alan kişiler için mucizevi etkileri olan doğal Alman Papatyası, Türkiye’mizde de bol miktarda bulunmasına rağmen üretim tekniği ve bitkinin kendisine atfedilen özellikleri kaybolmadan gösterebilmesi için özütünün ileri teknoloji soğuk difüzyon yöntemiyle elde edilmesi son derece önemlidir. Kaynatarak veya atadan, babadan, dededen kalan eski yöntemlerle elde edilen bitki özütleri maalesef aktarlarda, baharatçılarda, marketlerde çok ucuza satılmasına rağmen gerçekte pek işe yaramamaktadır. Avrupa’da (özellikle İsviçre, Fransa, Almanya, İngiltere, İspanya ve İtalya) ve ABD’de bitki özütlerini ileri teknoloji ile özel işlemlerden geçirerek, kaynatmadan alıp ekstresini çıkarabilen modern tesisler bulunmaktadır. Bu şekilde elde edilmiş gerçek doğal Alman Papatyası özütü (ekstresi) içeren ürünler kullanmak saç ve ciltte oluşabilecek olumsuz etkileri ve riski minimum seviyeye indirecektir.


Sağlık bitkisi olarak geniş bir kullanım alanı olan Doğal Alman Papatyası Özü (German Chamomile, Chamomilla Recutita, Matricaria Recutita, Matricaria Chamomilla gibi isimleri bulunur) çevresel ve diğer çeşitli etkilerden dolayı zarar görmüş saçlar için en uygun çözümü sunar. Alman Papatyası özlerinin rahatlatıcı, nemlendirici, yeniden yapılandırıcı özellikleri olup cilt lekelerine karşı da etkilidir. Her tip saç için kullanılabilir ve yumuşaklık kazandırır. Açık renk, ince telli ve boyalı saçlarda kullanım için de ideal olup sarışın kadınlarda sarı saç renginin korunması amacıyla bile kullanılabilir ve saçlara parlaklık verir. Alman Papatyası içeriğindeki alpha-bisabolol sayesinde yatıştırıcı özelliği olup kızarıklık ve deri tahrişlerine iyi gelir. Gözenekleri açıcı, iyileştirici özelliklere sahiptir. Kaşıntı veren rahatsızlıklarda ve alerjik ciltlerde kullanılabilmesi büyük bir avantajdır. Ayrıca bebeklerin hassas ciltlerinde oluşan pişiklerin önlenmesinde ve alerjik ciltlerde yardımcı olduğu gibi doğal Alman Papatyası içeren kaliteli cilt temizleme jelleri (likitler) hassas ciltlerde makyaj temizlemede bile kullanılabilir.


Alman Papatyası yaklaşık 20-29 cm yüksekliğe ulaşan ve yüzeysel kökler geliştiren yumuşak bir gövdeye sahiptir. Yüzeysel kökleri bulunur ve topraktan sökülmesi, hareket ettirilmesi son derece kolaydır. Alman papatyasının çiçekleri normal papatya bitkisinin çiçeklerine benzer. Bu çiçekler beyaz yapraklardan ve konik sarı bir merkezden oluşur. Papatya çiçekleri ilkbahar ve sonbahar arasında açar, ancak çoğu zaman çiçekler ilkbahar sonundan yaz başına kadar açarlar. Alman papatyası özellikle yağ olarak kullanıldığında son derece şifalıdır. Bu yüzden Almanlar tarafından her derde deva anlamında “alles zutraut” olarak adlandırılmaktadır. Aynı zamanda şifalı özellikleri bakımından Avrupa ginsengi olarak da adlandırılmaktadır. Aynı familyaya mensup bulunduğu Roma papatyası ile pek çok açıdan benzerlik göstermektedir.


Tıbbi açıdan kullanımı çok eski zamanlardan beri yaygın olarak görülmektedir. Alman papatyası şifalı özellikleri ile tespit edildiği kadarıyla 2000 yılı aşkın bir süredir kullanılmaktadır. Aynı zamanda parfümeri ve kozmetik sanayi için de önemli bir bitkidir. Saç ve cilt bakımı için de olumlu sonuçlar yaratmaktadır. Bu özellikleri bakımından 1978 yılında Alman papatyası, şifalı bitkileri referans eden Dioscorides De Materia Medica içine dahil edilmiştir.


Alman papatyası aynı zamanda faydaları sayesinde mitolojik anlatılarda da kendisine yer bulabilmiştir. En büyük Mısır tanrısı olan RA’nın kudretinin bir temsili olarak Alman papatyası tercih edilmiştir. Mısırlılar da bu yüzden Alman papatyasını tanrıların bir hediyesi olarak görmüşlerdir. Aynı zamanda şifalı özellikleri sayesinde Mısırlılar Alman papatyasına çeşitli festivaller düzenlemişlerdir.


Alman Papatyası en önemli şifalı bitkilerden biridir. İltihap önleyici özelliği ise enfeksiyon ve kaslarda görülen gerilmeler nedeniyle vücutta oluşan iltihaplanmanın azaltılmasına etki etmektedir. Ayrıca sorunlu bölgenin hafiflemesine ve iyileşmesine yardımcı olması amacıyla da kan dolaşımını arttırmaya ve enfeksiyona bağlı olan ağrıyı gidermeye de yardımcı olabilmektedir. Yağının içindeki yüksek miktardaki azulen, bu bitkiyi cilt hastalıkları için iyi bir tercih yapmaktadır. Yaygın olarak çiçeklerinde bulunan uçucu yağı için ticari olarak yetiştirilir. Alman Papatyası yağı ilaç ve eczacılık, kozmetik, parfüm, kişisel bakım ve içecek gibi değişik endüstrilerde kullanıldığı için birçok farklı kullanım alanına sahiptir. Papatya çiçeği ayrıca terpenoidler, flavonoidler ve bilinen farmakolojik aktiviteye sahip diğer bileşikler gibi değerli bileşenleri içerir. Ayrıca, Alman Papatyası’nın kurutulmuş çiçekleri, çayların yanı sıra diğer çeşitli ürünlerde de (örneğin cilt losyonları) kullanılır. Son olarak, Alman Papatyası bitkisi süs bitkisi olarakta yetiştirilir ve çeşitli çiçek buketlerinde de yaygın olarak kullanılır. Rusya, Polonya, Macaristan, Slovakya, ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda, ticari olarak Alman Papatyası üreten ülkelerdir.

105 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
moos logo yuksek.png
mosmedlogo copy2.png
bottom of page